İstanbul olimpiyatlarını düşünüyorum gözlerim kapalı. Bir yerde start veriliyor. Göstericiler ile polis arasında yarışma ve çatışma başlıyor. Molotofkokteylleri atılırken Samaranch gelip sporcularımızı yanaklarından öpüyor. Koşularda yarışmacılar pistteki çukurlara düşüyor. Üç adım atlamada mehter takımı araya giriyor alkışlar arasında. Ardından İbo sahneye çıkarak tüm dünyaya barış ve lahmacun mesajı veriyor ve tüm bunları CNN canlı olarak yayınlıyor. Habitat´ta deneyimimizi artırdığımız için atletlerimizin enerji açığını kapatmaya uğraşıyoruz. Bu arada sular kesiliyor ve yarışı ter içinde bitirmiş atletler duş yapamadıklarından Cağaloğlu Hamamı´nı açıyoruz onlara, kese, sabun ve biber peştemal.
Tıpkı kentin karmaşası gibi, birbirinin içine geçmiş olaylarla, durumlarla, durumlardan, kelimelerden üreyen yeni çağrışım ve sıçrayışlarla örülü Duru´nun öyküleri: Seçimlerden kokoreçe, küreselleşmeden Adana dürümü, İstanbul sokaklarındaki eski gazetelere, iletişimden özelleştirmelere, hayatımızın içinde olup da değinmediği konu yok neredeyse. Orhan Duru´nun, yaşadığımız çağa ilişkin düşünde ürettiği bu ironik metinleri uzun bir kent ve zaman gezintisi tadıyla okuyacaksınız.