Soğuk Savaş konjonktürünün dış politikasındaki hareket özgürlüğünü kısıtladığı, dahası tutukladığı Türkiyenin, 1947 yılında CHPnin tek parti iktidarı döneminde ABD ile yaptığı gizli anlaşmalarla bu ülkeye bağımlı kalınma süreci, DP; ile de sürmüş ve daha da sağlamlaştırılarak günümüze kadar gelinmiştir
Atatürk sonrası özellikle İnönünün dış politikasıyla karşılaştırdığımızda DP, Türkiyeyi yalnızlıktan saygınlığa taşıma çabası içinde olmuştur. Tam anlamıyla ya da bugünkü değerlere göre yüzde yüz gerçekleştirememişlerse de, fazlasıyla başarılı olduklarını söylemeliyiz. 1960ta kaybettikleri bir saygınlık eğer varsa, dışta değil, sebepleri ne olursa olsun, iç siyasettedir. İçte giderek otoriteryen bir siyasete sürüklenmeleri, hatta İnönünün Varlık Vergisi günlerini hatırlatacak şekilde 9-7 Eylüle bulaşmaları, DPnin imajını ve prestijini dışarıda zayıflatacaktı. Son günlerinde ABD bile onları yalnız bırakmıştı. Ve kaderin yine ilginç bir tecellisi olarak, dışta saygınlık kazandırdıkları Türkiyede, yalnızlığa terk edilmiş idama gideceklerdir. Liderlerinin asıldığı gün, Türkiye tarihine iç asayiş açısından en sakin gün olarak geçecektir!..