Tutkulu, inançlı bir dille yazılmış iddialı bir kitap Doğanın Düşmanı. Bir yandan kapitalizmi tutkuyla eleştirerek ona karşı alternatif üretmenin artan ekolojik kriz yüzünden tarihte hiç olmadığı ölçüde hayat-memat meselesi haline geldiğini gösteriyor. Diğer yandan, çağdaş fizik ve biyolojinin verilerinden yararlanarak, doğanın ayrılmaz bir parçası olması anlamında insanın ne demek olduğuna dair iddialı bir antropoloji kuramı geliştiriyor.
Marksizm, ekofeminizm ve doğa felsefesini bir araya getiren ufuk açıcı bir sentez: Bu teorik serimlemeyle yetinmeyen yazar, ne yapmalı? diye soruyor, cevaplar geliştiriyor, alternatif bir siyaset pratiğini yönlendirecek ilkeler belirliyor, sol siyaseti felç etmiş pratik siyasi sorunlara çözüm yolları öneriyor. Kapitalist üretim tarzının yerine geçebilecek ekolojik bir üretim tarzı vizyonunu gündeme getirerek, küreselleşme karşıtı politikalar temelinde bu vizyonu hayata geçirecek bir ekososyalizm tahayyülü geliştiriyor: Dünyayı sahip olunacak, sömürülecek bir nesne olarak görmeyip onu başlı başına bir değer olarak kabul edenlerin hür iradeleriyle oluşturacakları bir toplumun anahatlarını çiziyor.
Doğanın Düşmanı, o müthiş gerçekçi ol, imkânsızı iste! şiarıyla yazılmış bir kitap. Şu iki alternatiften birini seçmek zorunda olduğumuzu bütün açıklığıyla gösteriyor: Ya kapitalizmin barbarlığını ve neden olduğu ekolojik yıkımı kabulleneceğiz, ya da insanlığa ve doğaya yaraşır bir toplum kuracağız.
Bu kitabı mutlaka okumalısınız yine Metis´ten yayımlanmış, başka bir yazarın, Val Plumwood´un Feminizm ve Doğaya Hükmetmek kitabıyla birlikte...