İnsan düşünme yetisini kazandığı günden beri, kimi düşünceleri taşımak ve dile getirmek risk haline geldi. Bu riski göze almak, doğal olarak bir kahramanlığı gerekli kıldı. Yeni ve farklı düşünceler için yapılan kahramanlığın bedeli ise, hep ağır oldu. Dönemine göre boğazlanmanın biçimi değişegeldi; boğulmak, asılmak, derisi yüzülmek, kurşuna dizilmek, başı vurulmak, linç edilmek, yakılmak...
Ateşli düşüncelere sahip olmak, ateşle oynamaktır. Yüzyıllardır kanıtlanageldi ki, dünyanın dün olduğu gibi bugün de, yarın da ateşle oynayanlara ihtiyacı var. Mitolojideki Prometheus, İbraniler´in Mot´u, Amazon´un yeşil cehenneminin Milomaki´si, Urfa Balıklı Gölü´nün Hz. İbrahim´i... Her toplum ateşle ilişkili mitolojik bir kahraman, bir simge yarattı. Bir ateş hırsızı varsaydı; Prometheus, Koyot, Tavşan, Yalı Çapkını... Yazılı tarih, yüzyıllar boyunca düşüncelerinden dolayı boğazlananların belgeli öyküleriyle dolu. Avrupa´da Bruno, Jeanne d´Arc, Vanini, Doğu Avrupa´da Michel Servet, Rusya´da Avvakum, Ortadoğu´da Hallac-ı Mansur ve Türkiye´de 37´ler.
Bruno´nun hayatı ve mücadelesi, Eski Yunan ve Roma´dan Anadolu´ya, Hindistan´dan Arap Yarımadası´na, İspanya´dan Kuzey Amerika kıyılarına, Almanya´dan Sivas´a kadar düşüncelerinden dolayı yakılmışların, insanlığa nasıl meşale olduklarını gözler önüne seriyor. Yakanlar ise, sadece lanetlenmek için hatırlanıyor.