Türkiye ölçeğinde dindar kesimin 1980li yıllarda sermaye ile daha çok içli-dışlı olmaları sebebiyle, modernleşmenin bir sonucu olarak sekülerleşmenin etkilerini nasıl içselleştirmeye başladıkları, bireysel örnek olay incelemelerinden hareketle analiz edilecektir. Sanırım, bu son bölümde, herkes kendi deneyiminden bir parça bulacak ya da bulamayacaktır.
Arka Kapak Yazısı
Din ve Sekülerleşme adını verdiğimiz bu eser, üç bölümden oluşmaktadır:
Birinci Bölümde, sekülerleşmeyi hazırlayan sebepler, yine, sekülerleşmenin fert ve toplum hayatında meydana getirdiği dönüştürücü etkileri üzerinde durulacaktır. Ayrıca, İslâm, protestanlık ve sekülerleşme ilişkileri bağlamında konu irdelenerek, özellikle yeni selefilik hareketi protestan bir söylem midir? sorusuna cevap aranacaktır.
İkinci bölümde, sekülerleşme kavramına çok yakın duran ve Kuranda geçen dünya kavramı, değişik boyutlarıyla semantik açıdan incelenecek ve İslâm düşünce tarihi içerisinde el-hayâtüd-dünya kavramını yorumlama biçimlerine değinilecektir. Burada dünya kavramını, insanın içinde ve dışında aramanın olumlu ve olumsuz manada yol açtığı sonuçlar, örneklendirmelerle ortaya konacaktır. Çünkü belli bir tarihi süreçten sonra, dünya kavramına yüklenen olumsuz anlamlar, Müslüman bilinçte çok farklı yansımalara neden olmuştur. Bunun faturasını İslâm dünyası en ağır bir biçimde ödemektedir. İşte bundan dolayı bu bölüm, Kuran bağlamında el-hayâtüd-dünya terkibini doğru anlamanın yöntemlerine ayrılmıştır.
Üçüncü Bölümde ise, İslâmda sekülerleşme mümkün müdür? sorusu tartışılacaktır. Özellikle Türkiye ölçeğinde dindar kesimin 1980li yıllarda sermaye ile daha çok içli-dışlı olmaları sebebiyle, modernleşmenin bir sonucu olarak sekülerleşmenin etkilerini nasıl içselleştirmeye başladıkları, bireysel örnek olay incelemelerinden hareketle analiz edilecektir. Sanırım, bu son bölümde, herkes kendi deneyiminden bir parça bulacak ya da bulamayacaktır.