Bu kitap, Aristoteles´in homo-politiciusunun kurucu öğesi olan konuşma ediminin günümüz demokrasisindeki yeri üzerinde durmaktadır. Müzakereci demokrasi kuramları, modern kapitalist demokrasinin yaşadığı meşruiyet krizinin, konuşmanın bir kamusal eylemlilik biçimi olarak yeniden ele alınmasıyla aşılabileceği savında bulunur. Ancak, müzakereci demokrasinin gerçekleşebilirlik koşulları, öncelikli olarak müzakerede demokrasiyi gerektirmektedir.
Kamusal alanda farklı zeminlerde gerçekleşen iletişim süreçleri, kendi iç işleyişlerinde ne ölçüde kapsayıcı ve eşitlikçi olabilmektedir? Demokratik bir müzakereyi şekillendiren usuller belli görüşlerin, ifade biçimlerinin, kimlik tanımlarının dışarıda bırakılmasını engelleyebilir mi? Siyasal konuşmayı ileten araçlar onun demokratik işleyişini ne kadar belirler?