Ülkemizde iç barışın, istikrarın ve güzel bir geleceğin yolu, demokrasinin yaygınlaşıp derinleşmesinden geçiyor. Demokrasiden korkmak yerine onu geliştirip çevresinde kenetlenmek başlıca amacımız olmalı. Türkiye´de demokratik süreç, kimi zaman kesintiye uğramasına, zikzaklar çizmesine karşın bütün acı ve sıkıntılarıyla işleyişini sürdürüyor, sürdürecek; bundan kimsenin kuşkusu olmasın; çünkü, özellikle son kırk yılda ülkemizde demokrasi alanında küçümseneyecek bir bilgi ve tecrübe birikimi oluşmuştur. Bu birikim, karamsarlığı iyimserliğe dönüştürecek tohumarı içermektedir. Demokrasinin bir gece ansızın gökten zembille inmeyeceği ve bir mücadeleyi gerektirdiği açıktır. Ama demokrasi için mücadele ederken, hele Türkiye gibi yönetilmesi gerçekten güç bir ülkede, hoşgörü, diyalog ve uzlaşma gibi kavramları hiçbir zaman unutmayalım. Önceliklerle sonralıkları, özlemlerle gerçekleri birbirleriyle karıştırmayalım. Çoğulcu demokrasinin, karşılıklı görüşlere tahammülden, birbirini anlamaya çalışmaktan geçtiğini ve gönüllü uzlaşmalara dayandığını göz önünde tutalım. 12 Eylül´ler artık olmasın, ama... İşte bu ama üstünde siviliyle askeriyle ciddi bir biçimde taşınmak durumundayız; eğer bir şafak vakti yine tank sesleriyle uyanmak istemiyorsak...
(Arka Kapak)