Yüzyılımızın başlarındaki en çarpıcı gerçek şu: Kapitalizm, bir süredir, tek başına ve yeni liberalizm adıyla, iletişim devreminden de yararlanıp dünyanın yeni bir fethine çıkmıştır; onu, doğası ve insanıyla yağmalarken, var olan eşitsizlikleri daha da derinleştiriyor; ortaklaşa olanı yok ediyor, emeğin kazandığı mevzileri çiğniyor ve gelecek için umutları da karartıyor. Küreselleşme, şimdilik herşeyin metalaştırıldığı bir süreç ve paranın totalitarizmi altındayız.
Böyle bir ortamda Marx`ın hayali yeniden dolaşıyor; çünkü insanlar, olanbiten hakkında, bölük-pörçük değil bütünlüğüne bir açıklama ihtiyacındalar, bunu da ancak Marksizm sağlayabilir. Marksizm de hangi Marksizm? Kimliği yok edilmiş ve dogmatikleştirilmiş Marksizm mi? Yoksa akılcı ve bilimsel bir düşünce yöntemi olarak Marksizm mi? Hangisi? Marx`ı tekrar ve yeni gözlüklerle okumak gerekiyor.