Kafka, olayları tuhaf bir şekle bürür. Romanın kahramanı Gregor Samsa, onunla tanıştığımız sabah bir böceğe dönüşür. Hoşuna gitmez, ama fazla endişelendirmez de bu durum kendisini; tek bir endişesi vardır, o da işine geç kalıyor olması. Bir suçluluk hissine kapılır kaçınılmaz olarak; bugüne kadar ailesine ekmek parası getiren genç adam bu haliyle hiçbir işe yaramayacaktır çünkü. Gerçekten de kısa bir süre sonra ailesi için bir utanç kaynağına, kendi yuvasında bir yabancıya dönüşmüştür bile. Varoluşun bir anlamı kalmaz artık gözünde. Yetmiyormuş gibi, bir de ´kimlik bunalımı´ sorunu baş gösterir. İşe yaramaz, çirkin bir böcek midir artık, yoksa hala bir insan olduğunu düşünebilir mi? Konuştuğunda herkes bir böceğin çıkarabileceği sesleri duyar sadece, oysa kendisi insanları rahatça anlıyordur. Çürümüş yemeklerden hoşlanmaya başlar, yine de kız kardeşinin keman çalışını dinlemekten hiçbir zaman sıkılmaz. Onu ´böcek´ haliyle kabul eden, seven tek kişi de odur zaten. Ama gün gelip kız kardeşi de ondan sıkılmaya başlayınca.