Bir gün beni kenara çekmiş ve gözümü dört açıp, ´tek bacaklı bir denizci´yi görür görmez ona haber vermem karşılığında her ayın ilk günü dört günüş peni vaat etmişti. Bu kişinin nasıl rüyalarıma girdiğini antammama gerek yoktur sanırım. Fırtınalı gecelerde, rüzgar evin dört bir yanında uğuldarken ve dalgalar var güçleriyle kıyıda ve kayalıklarda patlarken, bin farklı biçimde ve bin farklı şeytani ifadeye bürünmüş olarak çıkardı karşıma. Bacağı bazen dizinden kesik olurdu, bazen kalçasından. Bazen de tek bacağı gövdesinin orta yerinden fırlayan korkunç bir canavara dönüşürdü. Ama tek bacaklı denizciden korkmama rağmen, kaptanın kendisinden, onu tanıyan herkesten daha çok korkardım. (...) İnsanları en çok korkutan, hikayeleriydi. Korkunç hikayelerdi bunlar. Darağacında sallanan suçlular, kalas üzerinde gözleri bağlı yürüyüp denize atılanlar, korkunç fırtınalar, Dry Tortugas ve Amerika´nın Karayip Denizi´ne komşu topraklardaki vahşi yerler ve serüvenler.