Yaşamı ve eserleri simgesel bir nitelik taşıyan Kafka; varoluşu daha başından kaybedilmiş bir savaşım olarak ele alırken; kimi tarihçiler tarafından dışavurumculuğun temsilcileri arasında sayılmıştır. Kafka´nın toplumsal bakışı onlara yaklaşırsa da, alaycı karamsarlığı; dışavurumcuların yergisinden çok daha katıdır.
Kafka´nın babasıyla ilişkisi tüm ilişkilerine ve eserlerine bir temel oluşturur. İnsanın, çarkların nasıl işlediği anlaşılmayan ve amacının benimsenmediği bu toplumsal ve siyasal düzenek içerisinde; peşin bir suçluluk duygusu taşıması kaçınılmazdır. Dillerin anlaşılmaz olduğu, davranışların ise belli kalıplara sıkışıp kaldığı insan ilişkilerinde, tamamen aynı olan hareketler ve aynı kelimeler tekrarlanırken, Kafka daha o zamanlar, kitle iletişim araçlarının oluşturduğu evrende hakim olacak iletişimsizliği sezmiştir.