Osmanlı düzeni, dünyada eşi benzeri görülmeyen bir kan banyosuna dayanıyordu. Kardeşin kardeşini infaz emrini vermesinin mubah olduğu bu düzen yaşadığımız toprakları da korkuların ülkesi haline gelmişti. Kimi zaman defteri dürülmek oldu kimi zaman siyaseten katl... Kazığa oturtmak, boynunu vurmak, toprağa gömmek ya da asmak onun biçimleriydi yalnızca. Ama bir şey değişmedi: İdam bu toprakların adeta yazgısıydı ve siyaseti yürütmenin başlıca unsurlarından biri olmayı yirminci yüzyılda da sürdürdü. Kürt ayaklanmalarının önderleri ya da devrimciler kadar, başbakan ya da bakan olarak İktidar aygıtını yönetenler, askeri darbeyle iktidarı alaşağı ettikten sonra kahraman ilan edilenler de kendilerinin birçok kez onay verdikleri bu ceza dan nasiplerini aldılar Asmayalım da besleyelim mi sözü, bir devlet başkanının ağzından çıkmış en korkunç ifadelerden biri olarak, bir utanç abidesi olarak tarihe yazıldı. Ahmet Kahraman Osmanlıdan günümüze kadar getirerek idamı ayrıntılı olarak gözler önüne sererken, onu siyaseten katl yapan nedenleri sorguluyor.Korku Cumhuriyetini aşabilmenin yolunun da öncelikle hastalığın adının konmasından geçeceğini bir kez daha ortaya koyuyor.