Ortaçağ tarihini bilmeden ne Anadolu`yu, ne İran`ı ne de tümüyle Orta-Doğu`yu anlamanın olanağı var. Bu tarihi bilenlere göre, bu bölgede IX. yüzyıldan bu yana hiçbirşey değişmemiştir. Bilmeyenler için ise, öğrendikçe, şaşırtıcı güncelliğiyle etkileri günümüze uzanan bir kaoslar zincri söz konusu.
Mollalar rejiminin idama mahkum ettiği İranlı yazar Freidoune Sahebjam XI. yüzyılın üç önemli kişisinin (Hasan Sabbah, vezir Nizamülmülk ve şair Ömer Hayyam) içine efsane ögesi karışmış olan yaşamlarını ele alıyor. Daha doğrusu öykünün merkezinde Hasan Sabbah var. 1056 yılında Rey`de doğup 1124 yılında Alamut Kalesinde ölen Hasan Sabbah kimdir? On yedi yaşında İsmailiye mezhebini benimseyen Hasan Sabbah`ın haşşaşin (ya da haşşaşiyun- Haşaş İçenler) tarikatının müritlerine cinayet işletmek yöntemiyle batıniliği yaydığı ileri sürülür. Silahlı müridleri, tarihin belki de gelmiş geçmiş en acımasız terör örgütünün büyülenmiş neferleridir. Selçuklu sultanı Melikşah`tan vezir Nizammülmülk`e, ordu komutanlarından emirlere, kadılardan tüccarlara kadar binlerce insanı düzenledikleri suikastlarla ortadan kaldırmışlardır. Özellikle köktendinci terör örgütlerine ilham kaynağı olan dinci bir terör örgütü kuran bu terörist şeyh, bir yanıyla inanmış bir ermişi temsil ederken bir yanıyla da sanki Humeyni`nin ustası ya da prototipi gibi. Freidoune Sahebjam acımasız ve gizemli kahramanının kişiliğinde, kendisine ihtirası temel almış; insanın yarattığı düzenin çarklarını betimlerken, en güzel ve en kötü yanlarıyla bütün bir İslam uygarlığını yeniden canlandırıyor. Hasan Sabbah`ın gizemli yazgısının çevresinde yaratılan bu roman, aynı zamanda, günümüzün ve geleceğin fanatik kuşaklarının simgesel romanına dönüşüyor. Okur, en azından, Selçuklu egemenliğini unutmayan bir İran`ın günümüz Türkiye`sine karşı takındığı tavrın bilinçaltındaki ipuçlarını keşfediyor.
(Arka Kapak)