Türk şiirinin doruklarından Behçet Necatigil şiirlerinde evleri, en çok evleri yazdı. Neden? diye soranlara Ev, yani aile, hayatımızdır. Bizi bir biçime, bir kalıba sokan ev ve ailedir, diyordu. Merkezkaç bir kuvvet bizi uzaklara atsa bile, ince lastiğe takılı yoyo gibi, dar çevremizin yönetimine bağlıyız. Evler, eşler, çocuklar, yakın akrabalar. Çok şey evlerde olur. İnsanı saran her hacim, her mekan, her barınak bir evdir. Evsizler ev peşindedir, evliler evi ayakta tutabilme çabasında.
Bu kitapta kızı Ayşe Sarısayın, babası Necatigil´i anlatıyor. Anlatılan önce büyük bir şairdir. Daracık bir odada çalışmaktan hoşlanan, düzenli, titiz, mütevazı, sözcük toplayan, yazılı kağıtları biriktiren bir büyük şair. Ama bir babadır da, çocuklarına Cimbil adında bir farenin masallarını anlatan...
Sevgili Ayşe,
Cebimden bir fare çıkınca çok korktum, / Bağırdım. / Geminin doktoru / Geldi, baktı. / Korkma / Dedi bu, cansız fare. / O zaman anladım / Bu fareyi sen / Koymuşsun cebime
Seni gidi seni / Korkuttun beni / İşte farenin resim.
(Arka Kapak)