Gelecek, sanat, devlet hizmeti, evlilik ve çocuk yetiştirme gibi konularda tartışıyorduk. İleri sürdüğümüz düşüncelerin saçmalığına asla ihtimal vermiyorduk. Çünkü zekice ve hoş şeyler söylüyorduk. İnsan genç yaşlarda zekâya daha çok değer verir ve inanır. Gençlik çağlarında aklın bütün gücü geleceğe yönelir. Gelecek, ümidin de etkisiyle öyle büyüleyici ve canlı hale bürünür ki, ilerdeki mutlulukla ilgili paylaşılan bu hayaller, gerçek mutluluğun da kaynağı haline gelirler. Sohbetimizin ana konusunu teşkil eden metafizik tartışmalarda düşüncenin düşünceyi kovaladığı ve giderek soyutlaştığı, kelimelerin aklımızdakileri somutlaştırmaya yetmediği, kavramların sınırların iyice silikleştiği ve müphem bir hale ulaştığı anlara bayılıyordum. Düşüncenin ufuklarında yükselip artık daha fazla ilerlemenin olanaksızlığını gördüğüm o zirve anında çok mutlu oluyordum.