İnsan hakları düşüncesinin kökeninin ikibin yıldan uzun bir tarihe, çağdaş yorumunun iki yüzyılı aşkın bir geçmişe dayanmasına karşılık çevre hakkı topu topu çeyrek yüzyıllık bir zaman dilimi ile sınırlıdır. Yine de çevre hakkı kavramı, insan hakları anlayışını köklü bir değişime uğratmıştır. Dayanışma haklarının itici gücü olan çevre hakkı, insan merkezli özgürlük anlayışının aşılmasına yol açmıştır. Doğal çevre ve ortamın bir bileşeni olarak insan hak öznesi konumunu korusa da bunun tekelini elinde tutmuyor artık. İnsanoğlunun üçüncü binyılda varlığını sürdürebilmesi, çevre hakkının zaman yitirilmeden geliştirilip güvence altına alınmasına bağlı görünüyor. Çevre hakkının niteliği nedir? Hangi özgürlüklerin tanınması ve kullanılması bu hakkın uygulamaya geçirilmesini sağlayabilir? Çevre hakkının boyutları nelerdir? Elinizdeki çalışma işte bu sorulara yanıt arıyor.