´Önce beyaz kızı vuruyorlar...´ Amerikan edebiyatının saygın temsilcilerinden Toni Morrison´un 1993 yılında ´Nobel Edebiyat Ödülü´nü almasından sonra yazdığı ilk roman olan Cennet, bu cümleyle başlıyor. Amerika´nın yaşayan en önemli kadın yazarı sayılan Toni Morrison, bu kitabında yine ırkçılığı, bu kez değişik bir boyutuyla işliyor. 1970´li yılların ortalarında Oklahoma´da, özgürlüğüne kavuşmuş kölelerin kurduğu Ruby köyü, tüm kötülüklerden uzak kalmak isteyen siyahların yerleştiği bir belde. Ancak köyde huzursuzluklar, istenmeyen olaylar başlayınca, bunların sorumluluğu, köyün yakınında yaşayan bir grup beyaz kadına yükleniyor. Her şeyden uzak durarak, kendi ahlak kurallarını yaratarak bir cennet oluşturduklarını düşünen siyahların hayatı, refahla birlikte gelen eşitsizliğin, toplumsal çatışmaların da öne çıkmasıyla, bir cehennem´e dönüşüyor. Yapay bir cennette yaşayan bu siyahlar, kendilerini bir anda şiddetin içinde buluyorlar. Siyahlarla beyazlar, katoliklerle protestanlar, kadınlarla erkekler ve farklı kuşaktan insanlar bu çatışmanın tarafları oluyor. Hoşgörüsüzlüğün, dışlamanın hangi boyutlara ulaşabileceğini, hangi yıkıcı sonuçlara varabileceğini gösteren Cennet´te, Toni Morrison, yine evrensel bir sorunu, siyah ırk ve küçük bir köy bağlamında ustalıkla yazmış.