Rıfat Ilgaz, Viyana kapılarına dayanan yeniçerilerden biri değildi.
Köprü korkuluklarına yaslanıp altından geçen sulara baka baka felsefe yapmaya kalkanlardan biri de...
Ülkesine ters takla attıran parti amigolarından biri değildi Rıfat Ilgaz. Dili Hacivat ağzına dönüştürenlerden biri de değildi, Osmanlıcayı bilir görünme hastalığına yakalanmışlardan biri de... Rıfat Ilgaz, ´cart´la ´curt´u birbirine yapıştırıp konuşanları, kibirli kurbağalar gibi şişinenleri, kendi söylediklerine kendi kulakları bile inanmayanlara yapıtlarına sözcüklerle yapıştırdı:
... Yetkililer, ´derhal´ ve ´asla´ ile karışık bir nutuk çektiler mi, halkımız bu konuşmayı ´cart curt´ sözcüğüyle hemen özetleyiverir. Bu ´cart curt´a bir yanıt verilmesi gerekirse karşılığı da şudur:
Caaarrrt!
Futbol topu gibi içine hava basılıp sıkıştırılmış koskocaman bir ´cümle´dir bu!
Hadi ordan sen de!den tutun, Caaarrrt!.. Kaba kaat!ına kadar gider de gider.
İşte bu ´kaba kaat´ı yazdıklarıyla ´ak kağıt´a dönüştüren, karartma gecelerini kaleminin ucuyla ışıtan bir onur adamıydı Rıfat Ilgaz...