Bütün dünyada yapılan arkeolojik araştırmalar, günümüze kadar kalabilmiş binlerce yıllık yazılı ve sözlü gelenekler, gözlemler göstermiştir ki, gezegenimiz en baştan beri evrende zeki hayat, dolayısıyla onun fiziksel uzantıları olan uçan dairelerle bire bir ilişkidedir.
Bu ilişkiler o çağların realitesi gereği bazen açık bir şekilde, bazen de kapalı bir şekilde sürmüştür. Bazen mitolojilere yansıyan tanrılar şeklinde, bazen dinlere yansıyan melekler, bulutlar, yıldızlar, uçan arabalar şeklinde insanoğlunun algılama alanında izler bırakmıştır.
Dünyanın ezoterik tarihi evrende zeki hayat gerçeğinin somut kanıtlarıyla dolu. Dahası geçmiş tarihi şekillendiren, hem ruhsal hem kültürel hem de teknolojik anlamda çarpıcı gelişmelere yol açan bu gerçek, bu konuyu araştıranlara kendini bütün açıklığıyla sergiliyor.
Ruh varlığı için bütün evrenler yaşanabilir durumdadır. Sayı sayma yeteneğimizin de ötesinde kalan bir sınırsızlık halinde önümüzde uzanan bir kozmosta, sadece bizim gezegenimizde zeki hayatın varlığını iddia etmek artık mantık sınırlarının dışındadır.
İnanıyor, hissediyor ve idrak ediyoruz ki, insanlığın geleceğinde uzaysal kültür ve ilişkiler çok önemli bir yer tutacaktır. Bu eser, evrende zeki hayat gerçeğini insanlığın gözleri önüne sermektedir.