Çağımızın Nevrotik Kişiliği, felsefenin Socrates´ten beri değişmeyen, Kendini bili çağrısına yirminci yüzyılın kaotik ve yabancrlaştmcı dünyasından bir yanıt. Psikanalıtik akımın önde gelen isimlerinden Karen Horneyr bu kitabında açılarıyla, kaygılarıyla, yüzleşemediğî ve dolayısıyla da savaşamadığı içsel çalışmalarıyla nevrotik insanların ortak özellikleri üzerine yoğunlaşıyor. Ona göre nevrotik olmayan insan kendi kültürünün gerektirdiğinden daha fazla acı çekmez, Nevrotik ise, değişmez bir şekilde acı çeken insandır. Horney, işte bu acı deneyimlerini tanıya dayalı klinik terapi süreçlerinin nesnesi olmaktan çıkararak kendi üzerinde çalışmaya dayalı bir pratik haline getiriyor. Böylelikle, psikanaliz dilini de ait olduğu yere; gündelik yaşama taşıyor. Yalnızca nevroz tanısı konulanların çatışmalarını değil, ama kendimizde ve ilişkilerimizde taşıdığımız nevroz öğelerini ve bunların sonuçlarını da örneklerle açıklıyor.
Gerçeklik algımızın, mutluluğumuzun ve kendi kendimizi bilmemizin önünde engeller oluşturan nevrotik çatışmalarımızın üzerinde çalışmak isteyenlerin mutlaka okuması gereken bir eser Çağımızın Nevrotik Kişiliği.
Öyle görünüyor ki, nevrotik olmaya eğilimli kişiler, özellikle çocukluklarında, kültürel olarak belirlenmiş zorlukları yaşamış ve bunları çözmekte ya başarısız kalmış ya da kişiliklerinden büyük ödünler vererek Çözmüşlerdir. Onlara kültürümüzün üvey çocukları diyebiliriz.