Eğer modern sosyal bilimlerin ´´eleştirisinin´´ ve bu alana ilişkin tartışmaların ne olduğu anlaşılmak isteniyorsa öncelikle ´Fransız düşüncesi´ne başvurmak gerekir. Çağdaş Fransız Düşüncesi tarihsel olarak değerlendirildiğinde bir alımlamalar, olaylar, problemler, kopmalar, kesişmeler ağı olarak okunmalıdır. Zira modern sosyal bilimlerin gelişmesindeki tartışmalar, ağırlıklı olarak ´Fransız düşüncesinin ortaya koyduğu argümanları esas alarak yeni ´felsefi söylemlere´ ve yeni politik anlayışlara yol açtı. Örneğin yapısalcılık, post-yapısalcılık, post-modernizm, hümanizm, teorik hümanizm gibi teorik tartışmalar ile politik alandaki ´muhaliflik´ ve ´aydının konumu´ gibi konulardaki dönüşümlerin kesişmesi Fransız düşüncesinin etkin rolünü kanıtlıyor. Deyim yerindeyse sosyal bilimler ve politika ´´Fransız Düşüncesi´ne yakalanmıştır´´; içinde bulunduğumuz konjonktürde de rüzgar, epeydir ´Fransız Düşüncesi´ne doğru esiyor.
Bu kitap 1950´li yıllardan başlayarak Fransa´da ortaya çıkan ve bir kısmı 20. yüzyıl felsefe tarihinde önemli bir yer tutacağı kesinleşen felsefeleri tanıtma amacını güden makaleleri bir araya getiriyor.
Bu derleme, çağdaş Fransız felsefesinin sahnesini tüketici bir biçimde tarayıp katetmiyor. Seçkimiz rüzgarın yönüne doğru ilerleyerek, Jean Paul Sartre, Michel Foucault, Jacques Lacan, Jacques Derrida, Emmanuel Levinas, Gilles Deleuze, Jean-Luc Nancy ve Michel Henry´nin belli başlı kavramlarını tanıtmayı hedefliyor.