Kayıpsınızdır. Açık denizlerin sisli karanlığında pusulasız, bir ışığa, bir sese hasret, gezinir durursunuz; yalnız... umarsız... Kalabalığın ortasında bir başınasınızdır. Sonra birden, bir gong sesi yırtar karanlığı... Uzak bir fenerin ışığı aydınlanır önünüz sıra... Gözbebeklerinizi o ışığı kitler, gözkapaklarınızı kırpmadan ışığın çağrısına koşarsınız. Sisler dağılmaya başlar yavaş yavaş... Neşeli pervane böcekleri gibi ışığına yöneldiğiniz büyülü fener, rengârenk vaatlerle sizi kendine çeker. O an ne yalnızlığınız kalır ne kayıplığınız... Artık, düşler dünyasının geniş ailesine mensupsunuzdur. Sonra birden fenerin ışığı söner. Gerisi yeniden karanlık... yalnızlık...