Buhara Yanıyor romanı, Harzemşahlar Devletinin Cengiz Han eliyle yıkılışını, tahlilleriyle, analizleriyle birlikte geleceğe büyük bir ders şeklinde aktarır. Güçlü bir devletin sultanı olan Alaüddin Muhammed ordusunu toplayıp, Cengizle hiç karşılaşmadan kaçmış, ülkeyi felâkete sürüklemiştir. Oğlu Celaleddinin ve aynı zamanda romanın kahramanı olan kumandan Temür Melikin çabaları, Cengizin dehşet boyutundaki zulümleri, bir devletin basiretsiz idare yüzünden yıkılışı bütün canlılığıyla romanda aktarılır. Buhara Yanıyor romanında tüyleri ürperten bir çöküşün tarihi vardır. ihtişamlı Harzemşahlar Devletinin, inançlarına uygun olmaktan çıkan bazı geleneklere kapılması, Kıpçaklar ile Türkmenler arasında ırk probleminin yaşanması, Harzemşahının saraya ve debdebeye düşkün olması, dolayısıyla da halktan kopuk bir yönetimin sergilenmesi, bu zaafları yüzünden de devrin en güçlü islâm Devleti olmasına rağmen, Cengiz Hanın Moğol ordusuna yenilmesi, Buhara ve Semerkant gibi o devrin en mâmur ve ilim beşiği şehirlerin yerle bir edilirken, Harzemşahlar Devletinin tarihten silinmesi romanda can alıcı bir üslupla yansıtılır.