Metin Eloğlu, Garip akımı doğrultusunda, ancak kendine özgü şiir diliyle dikkat çekti. Vedat Günyol'un deyişiyle Türk şiirinin bıçkın, hırçın ve külhan ağızlı uçarı şairi, acılı bir ironinin egemen olduğu şiirleriyle döneminin önde gelen şairleri arasında yer aldı. Keskin, eleştirel, alaycı diliyle Türkçeyi tadını çıkartarak kullandı. Şairane söyleyişi elinin tersiyle itti. İkinci Yeni akımına yaklaşarak imgeyi ön plana çıkaran dönemdeki Eloğlu'nu Doğan Hızlan Dili ve yaşamın dilini tepe tepe kullanan şair olarak tanımladı. Toplumsal eleştiri bağlamının zayıfladığı son dönem şiirlerinde resminin büyük etkisi görülür. Bu Yalnızlık Benim'de Eloğlu'nun 12 kitabı: Düdüklü Tencere, Sultan Palamut, Odun, Horozdan Korkan Oğlan, Türkiye'nin Adresi, Ayşemayşe, Dizin, Yumuşak G, Rüzgar Ekmek, Hep, Ay Parçası, Önce Kadınlar bir araya getirildi. Ayrıca şiire yeni başladığı dönemde tuttuğu defterler ve son çalışmaları da taranarak hiç yayımlanmamış 36 şiiri gün ışığına çıkartıldı. Bu Yalnızlık Benim'i yine bir şair: Mehmet Taner yayına hazırladı.
Tadımlık
FİRAVUN Daha da gevşedi düğüme dönüşen ilmek Göz uzanığım baldırıçıplak dağlar Aşnaların derebeyliği niçin mi sağır Sabahın köründe insanı kireçlemek Sapsarı hıdırellez de olur mu olur Etekleri çalpara efendim yavaş Uğultulu siste didiklenen leş Ramsesi andıran sofu ıhlamur KIZILCIKLAR OLDU MU Kül yağmuru gibi inen yaz Hiç yoktan bizim değil Oysa haziran bura işlerimiz buralı Dışarı uğrayan kuşlar Bir gurbetten ötekine konuyor Gün diken diken akşam tetikte Ve tahtaboştaki karaltılar Belki hamut belki kırba Didik didik bohçadan sarkan Mimlenmiş bir kadındı Söylenecek ne var bunda