BİR KİMSE, bir öküzün ayağına batmış olan bir dikeni çıkardı. Bir zaman sonra da, vefat edip gitti. Vefatından sonra Hoca Sadri namındaki büyük bir Allah dostu onu rüyasında gördü. O adam, Cennette gülistanlık bir yerde gezinmekteydi ve diyordu ki:
O diken yüzünden, benim için burada ne güller ekildi!
ooo
Elinden geldiği kadar merhamet et ki, zahmetlere düştüğün vakit, herkes sana acısın.
Birisine iyilik ettiğin zaman, Ben efendiyim, beyim; o ise bana muhtaç bir zavallıdır diye kendini büyük görme! Zaman, o muhtaç kişiye vurmuş deme. Çünkü ona vuran kılıç, henüz kınına girmiş değildir. Mümkündür ki, o kılıç bir gün seni de kılıçlar.
İRANLI büyük şair Sadi-i Şirazî uzun yıllar süren seyahatlerinden doğum yeri olan Şiraz´a döndükten sonra 1246 yılında yani Gülistan´dan bir yıl evvel Bostan adlı büyük eserini tamamlar. Bu eseri İran´ın Fas bölgesinde hüküm süren Ebu Bekir b. Sa´ad Zengi´ye ithaf etmiştir.
Adı Güzel kokulu çiçek bahçesi anlamına gelen Bostan, 10 bölümden oluşur. Adalet, İhsan, Aşk, Tevazu, Rıza, Kanaat, Terbiye, Şükür, Tövbe, Münacaat başlıklarını taşıyan bu bölümler, birçok hikâyeden meydana gelmekte olup, tamamı yaklaşık 5000 beyittir.
Bostan, taassuptan uzak çok tabii ve tarafsızca yazılmış bir kitaptır. Ve günümüz insanının aradığı her türlü huzur ve saadeti sağlayacak bilgi ve nasihatleri ihtiva eder.