Asırlardır büyük sınırda, Batı ile Doğu dünyalarının kesişme noktasında yaşayan, her ikisine de aidiyet hisseden bir toplumun ferdi olarak Aliya İzzetbegoviç, Bosna Mucizesi´nde, Bosna savaşının en hareketli ve Müslümanlar için son derece sıkıntılı günlerine ışık tutacak değerlendirmelerde bulunuyor.
Aliya, Bosna Mucizesi´ni Her şeyden önce, insanların doğru bir şey için, özgürlükleri için ve her şeyden daha fazla kendi kurtuluşları için savaştıklarının bilincinde olmalarına bağlamaktadır. Çünkü ona göre bu savaş, sıradan bir savaş değil. Müslümanlara yapılmak istenen sıradan bir işgal değildi. Bu, bir ülkeyi ve bir halkı bir daha asla var olmamak üzere ortadan kaldırma girişimiydi.
Bosna´yı ahlaki bir mesele olarak ortaya koyan Aliya İzzetbegoviç, Müslümanların bu zor koşullar altında yine de Müslümanlıklarına yakışır onurlu bir mücadele vermeleri gerektiğinin altını ısrarla çizmektedir. Müslümanların yaşadıkları onca zulme ve katliama rağmen, düşmanlarının vahşetine ortak olmamalarından, benzer katliamlar yapmamalarından, her zaman için dürüstlüğü tercih etmelerinden, hiçbir kutsal ya da anıtsal eseri tahrip etmemelerinden onur duymaktadır. Bu yönüyle, konuşmalar, aynı zamanda dünya kamuoyunun zihnindeki genel geçer imajları da yerle bir etmektedir.
(Arka Kapak)