ne gökyüzü sarhoş ne akşam
yalnıca türkülerde
bıçaklanmış bir özlem gibi yaşam
gülmek için ölmek midir bu
çoğalmak için bölünmek midir
kim söyler şimdi bana
bunca türkünün içinde
ağıtlarla taşınan bu yük nedir
konuştukça söz başı bir zincir
sustukça susmak için bir emir
menekşeler emirle açılmaz ki
neden çalınır bu düdükler
bu kampanalar bu ziller
sevmenin de saati olmaz ki
ne gökyüzü sarhoş ne akşam
yalnızca türkülerde
bıçaklanmış bir özlem gibi yaşam
nasıl da kaldım böyle uzaklarda
anam anam
otursam taş
yürüsem beton bu yerler
ne olur şimdi sanki
binsem türkülerin kanatlarına
uçup yanına konsam
bir çocuk denli rahat ve sıcak
başımı dizlerine koysam
ağlasam ağlasam
gözlerinde unutsam geçen yılları
dizlerinde uyuyakalsam
ne gökyüzü sarhoş ne akşam
yalnızca türkülerde
bıçaklanmış bir özlem gibi yaşam