Otorite, toplumun çeşitli düzeylerinde, okulda, ailede, işyerinde ya da devletin elinde aslında uzun bir zamandır krizde. Bu krizin ne olduğunu ya da nasıl aşılacağını anlayabilmek için öncelikle otoritenin ne olduğunu ortaya koymak gerek. Gerard Mendel, bu sorunun cevabını bulmak için tarihe dönmemizi öneriyor.
Hindistan`dan Afrika`ya, Antik Çağ`dan bugüne, Mendel`e göre her yerde ve her zaman otoritenin temelinde ortak bir antropolojik zemin vardı. Bütün toplumlar hayatta kalmakla ilgili bilincil korkularını gidermek için, gönüllü itaat karşılığında koruyucu bir otoritenin mevcudiyetini benimsediler. Ama otorite bütün toplumlarda farklı biçimlerde ortaya çıktı. Topluluk; geleneksel toplumlarda ebeveyn otoritesini benimserken, modern toplumlarda otoriteyi yalnızca baba figürüne devretti.
Bugün Batı`da patriarkal toplum biçimi gittikçe yok olurken ne topluluk, ne de baba, arkaik korkularımızı büsbütün gidermeye yetecek güçteler. Otoritenin krizinin en temel sebeplerinden biri bu. Peki demokrasi, insanın içindeki bitmeyen çocukluğu, korkularını, hakikatten kaçma eğilimini gidermeye muktedir mi? Gerard Mendel Bir Otorite Tarihi`nde günümüzün belki en önemli sorularından birisi hakkında aydınlatıcı ipuçları veriyor.