Kirli işlerin kokusu, İstanbul`un havasında yerel esintilere deliklerinden, aralıklardan, eşiklerden odalara, mutfaklara, eşyaya, gündelik yaşama siniyordu. Anlayamıyordu Filiz, ama kokuyu alıyordu. Olmuş bir kan çıbanından geliyordu sanki koku. Gazeteler çalan çırpanların, devlet hazinesini soyanların, komandoların, şeriatçiların, öldürülen gençlerin öyküleriyle doludur. Kimi insanlar, yine eskisi gibi yaşayıp gidiyorlardı. Rakı içiyor, yönetimii eleştiriyorlar, atıp tutuyorlar, sonra geceleri yan gelip sabaha dek horul horul uyuyorlardı. Bu farfaraların başına bir iş gelmediği, gelmeyeceği belliydi. Buna karşılık bir kıyım vardı içten içe ve kimi zaman açıktan açığa. Kimdi, kimlerdi bu kıyıma uğrayanlar!
(Bir Kadının Penceresinden)
Oktay Rifat`ın bu romanı 1975 Türkiye`sinin İstanbul`unda, bir aydınlar çevresinde, üç çocuklu soğuk bir kadının genç bir devrimciyle yaşadığı aşkı anlatıyor. Kadının dar açısından dışarı taşmamaya özen gösterilerek anlatılan olaylarda kişisel dramlar sergilenirken, Türk toplumunun belli bir dönemde yaşadığı toplumsal dram de belirginleşiyor.