MÜREKKEP hokkasının değirmi, titrek gölgesinin çevresinden kalemle dalgın dalgın geçmekteydim. Uzakta bir odada bir saat çaldı, bense, hayalcinin teki olduğumdan, birinin önce yavaşça derken giderek daha hızlı kapıyı vurduğunu sandım. O kişi kapıya on iki kere vurdu, sonra beklentiyle durakladı.
Evet, buradayım, içeri buyurun...
Kapı kolu çekingence gıcırdadı, akmış mumun alevi yan yattı ve yıldızlı, ayaz gecenin çiçek tozuna bulanmış kambur, kırçıl adam bir gölgenin dikdörtgeninden yanlamasına zıplayıp çıkıverdi...