Suçlar ve Cezalar Hakkında Adlı Başyapıtın Yayımlanmasının 240. Yılı Dolayısıyla Armağan Eseridir
Beccaria diyor ki: ''Sanki yasalar ve yargıçlar, yararın gerçeği aramakta değil, suçu kanıtlamakta olduğuna inanmaktadırlar.''
''İşkence, suçluya, kimi zaman bir suçu söyletmek, kimi zaman onun düştüğü çelişkileri gidermek, kimi zaman suç ortaya çıkartmak, kimi zaman suç ortaklarını ortaya çıkartmak, kimi zaman ne olduğunu bir türlü anlayamadığım şu doğa ötesi ve akıl almaz arındırma yöntemleriyle suçluyu aşağılanmışlık/onursuzluk lekesinden sözde kurtarmak, fakat henüz suçlanmadığı suçlarını öğrenmek amacıyla yapılmaktadır.''
Gerçeğin ölçütü/esası bir zavallının kasları ve sinirleri içindeymiş gibi, verilen acının gerçeğin ta kendisi olduğunu kararlaştırıp buyurmak, bütün nedensel bağlantıları birbirine karıştırmayı bilerek istemek demektir. Besbelli ki, güçlü kuvvetli, serseri, vicdansız katilleri aklayıp kurtarmanın ve sıska suçsuzlara hüküm giydirmenin en güvenilir yolu budur(!).
(...) Manevi kesinlik (kesin vicdani kanı) sadece bir olasılıktan başka bir şey değildir. Suçları önleyen en önemli frenlerden biri, cezaların ağırlığı değil, cezaların kaçınılmaz olmalarıdır.