İnsanın kaçamadığı talihsizlikler vardır... Maruz kaldığımız, hatta mahküm olduğumuz tuhaflıklardır bunlar...
Baykuş Çığlığı, böylesi tuhaf talihsizliklerin, uzaklarda değil, hemen yanıbaşımızda yaşandığını gösteren, hatta fark etmeden bu talihsizliklerin aktörler arasına girdiğimize dikkat çeken bir Higsmith şöleni... Robert, New York´ un gürültüsünden, boşanmak istediği karısının şirretliğinden, uzaklaşmak için küçük bir kasabaya gelir. Basit ve sakin bir hayat istemektedir. Bir gün Jenny´ yi görür; dinginliğinden, evcimenliğinden etkilenir.Geceleri, sanki bir röntgenci gibi, yalnızlığının ve mutsuzluğunun sıkıntısını hafiflemetmek için kızı penceresinden seyretmeye başlar: Yemek yapışını, perde dikişini, çiçek sulayışını, toz alışını... Bir gece kız, adamı görür ve sakin bir hayatın mekanı sanılan kasaba, kendi ´´ kara ayrıntılar´´ ını yaşamaya başlar... Sakin kasabalarda ´´masun günahlarla´´ yaşamanın zorluklarını anlatan buruk, ama aynı zamanda heyecanlı bir roman...