Batılılaşma, pek çok kez söylediğimiz gibi, Batı uygarlığının gerçek niteliğinden habersiz olmaktır. Bu bilgisizlik, durumun dış yüzünü özüyle karıştırmamıza, Batı uygarlığının görünümlerini onun teknolojik ürünlerinin şaşırtıcı kullanışlılığıyla sınırlamamıza ve bu ilerlemenin ardında cereyan eden düşünceden gafil olmamıza neden olmaktadır. Bu gaflet ve bu uygarlığın itici düşüncesini o düşüncenin pratiğinden ayırt etmemek, bizim deneyimimizin sadece uygulamalı bilimlerin kullanımı çerçevesinde gerçekleşmesine ve söz konusu bilimlerin kaynağına yol bulamayışımıza neden olmaktadır. Bu müthiş çarkı döndüren kaynakla irtibat kurmamız mümkün değildir. Çünkü onun ortaya çıkışına yol açan değişimde bizim payımız yoktur. Biz onunla karşılaştığımızda bu büyük çark çoktan harekete geçmiş ve bizi de dişlilerinin arasına almıştı. Batı düşüncesinin itici kaynağına yol bulamayış hayranlığa yol açar, bu hayranlık da zihinsel felce. Zihinsel felç de yaratıcı güçlerimizi her alanda durdurarak düşünce yolumuzu tıkar. Bu düşünce çıkmazı, düşüncenin muhtemelen kendisine açık olan iki yolda da, yani Batı düşüncesinin itici gücü ve ulusal hatıranın kaynağıyla bağlantı yolunda seyretmesine izin vermez. Batı düşünce dairesine yol bulmaktaki aczimiz, ulusal hatıramıza sırt çevirmemiz ve o mirasa yabancılaşmamız, kelimenin tam anlamıyla ne İsaya ne de Musaya yaranmamamıza yol açar.