Çatışmalarla ayrılan, ama farklı tür bağlarla birleşen Hıristiyanlar ile Müslümanlar birbirlerine dinsel ve düşünsel bir meydan okuyuş içindeydiler. Her bir din diğerinin iddialarından ne çıkarabiliyordu?
Müslüman düşünürler için Hıristiyanlığın statüsü açıktı. Mesih, peygamberlerin sonuncusu Muhammed´le doruğuna ulaşan otantik peygamberlerin saflarındaydı ve onun otantik
mesajını yanlış anlamışlardı: Kendi peygamberlerini bir Tanrı olarak düşünüyorlar ve onun çarmıha gerilmiş olduğuna inanıyorlardı. Bu konudaki olağan Müslüman açıklaması ise, onların kendi kutsal metinlerini, ya metni bozarak ya da bunun anlamını yanlış anlayarak yozlaştırmış oldukları şeklindeydi. Doğru bir şeklide anlaşıldığında, diye düşünüyorlardı Müslüman düşünürler, Hıristiyan metinleri Mesih´in göksel olduğuna ilişkin Hırisitiyan iddialarını desteklememekteydiler ve Kuran´daki bir pasaj da onun çarmıha gerilmeyip, her nasılsa gökyüzüne çekilmiş olduğunu ortaya koymaktaydı.
Yine, Hıristiyanlar Muhammed´e verilen bildirimin otantikliğini kabul etmiyorlardı; oysa doğru bir kutsal kitap yorumlaması, Muhammed´in geleceğinin önceden söylenmiş olduğunu gösterecekti.
(Arka Kapak)