Ortaya konulan sistem, bölgesel çıkarları önce yaymak, sonra korumak ve en nihayet müktesep haklar olarak empoze etmek amacıyla ihdas edilmişti. Çünkü müstemlekci Avrupa, kendini artık dünyanın geri kalan kısımından ayırmak istiyor; kendisini insanlığın kaderini elinde tutan yegane güç olarak görüyor ve bu yüzden de diğer medeniyetlerin değer ve prensiplerini incelemeye bile gerek görmeden reddediyordu.
(s. 320)
Laiklik, kalkınma yolunda bir takım ciddi ekonomik problemler yaşayan bazı İslam ülkelerinde kısmi bir zafer elde etmiş gibi görünüyor. Ama o, Müslümanların, manevi bağlardan ve klasik ahlak esaslarından koparılmış, laisize, liberal veya sosyalist ilkelere dayalı bir toplum kurulmasına sessiz kalacaklarını düşünmekle ne kadar yanılmış olduğunu görmek için fazla beklemeyecektir.
Din, sadece ferdin bilinç boyutunda sürgün hayatı yaşayaşamaz.
(s.344)
(Arka Kapak)