Olgucu ve bilimsel tarih anlayışını savunan tarihçi Charles-Victor Langlois 1900 yılında şunları yazar: Tüm çağların, tüm ülkelerin yazarlarınca biriktirilmiş olan koskoca bir kitaplığın, yani insanlığın yazınsal ve bilimsel mirasının sunduğu her tür kaynaktan halkın hızla ve güvenle bilgilenecek durumda olması için ne yapmalı? Bütün ilgililerin olabildiğince tam ve rahatça kullanması için, bu mirası ne yolda bir düzene koymalı? Bu sorunun çözümü, kaynakça ya da kaynakça repertuvarları olarak adlandırılan düşünsel çalışmanın özel araçlarının kullanımındadır.
Geçmişin metinlerini kaybolmaktan ya da unutulmaktan kurtaran kaynakça çalışmaları, 19. yüzyılda amaçlarını belirlemiş, kurallarını bulmuş ve araçlarını düzenleyerek, 20. yüzyılın ortalarından başlayarak bir atılımı gerçekleştirmiş, bilimsel araştırmalarla bütünleşerek yapısal bir değişime uğramıştır. Artık söz konusu olan bir bilgi devrimidir.
Sıradışı bir çalışmanın ürünü olan bu yapıt üç ana bölümden oluşmaktadır. L.-N. Malcles ve A. Lheritier tarafından kaleme alınan (Batı`da) Kaynakça adlı çalışma M. Türker Acaroğlu tarafından Türkçe(ye kazandırıldı. Acaroğlu tarafından yazılan ikinci ve üçüncü bölümlerde ise, Türkiye`de kaynakça çalışmalarının evrimi ele alınmakta, önde gelen kaynakçacılar incelenmekte ve 1928`den 2002`ye kadar yayımlanan tüm kaynakça ve kataloglar (bilimsel ve kitabevi toplu katologları da dahil olmak üzere) sıralanmaktadır.