Militarizmin ve faşizmin belirleyici rol oynadığı yeni bir yüzyıla, karanlık bir tarihsel döneme giriyoruz. Bu dönem utancın ve barbarlığın bir sistem halini aldığı, küresel siyasetin yalanlar, aldatmacalar, saptırmacalarla yürütüldüğü bir dönemdir. Adalet, hukuk, vicdan, ahlak kavramları, yapıları tarihin hiçbir döneminde bugün olduğu kadar tecavüze uğramamıştır. Araç ve eşya uygarlığı, hukukun, adaletin, hukuki kavram ve kurumların içini boşaltmıştır. En yüksek teknoloji, ölümcül araçlar üreterek savaşlara hizmet ediyor. En yüksek teknoloji, daha çok ölüm, daha çok katliam için seferber ediliyor. Ahlaktan, maneviyattan, hikmetten bağımsız olan rasyonalist sistem ve sınırları olmayan akıl, yalnızca anarşi üretiyor, belirsizlik üretiyor. Hızlı müzik, hızlı bilgisayar, hızlı eğlence, hazır yiyecekler-hızlı yemek, hızlı tüketim, hızlı ve etkili markalar, hızlı moda´lar, derinliksiz ve yapay ortak zevkler, yeni bir hayat tarzı oluşturuyor. Bu hayat tarzı dünyayı homojenleştiriyor ve duyarsızlaştırıyor. Marka ve imaj, üretilen/satılan ürünlerden daha değerli hale gelmiştir. Bugünün insanı, kimliğini, kişiliğini ve varoluşunu alıp-satarak, tüketerek anlamlı kılmaya çalışmaktadır. Egemen sistem, bireylerin ve toplumların anlam-kimlik ihtiyacını karşılayamamaktadır. İnsanlık, içerisinde bulunduğumuz bu çok yoğun kötülükler dönemine, çok yoğun iyilikler üreterek direnebilir. Yalnızlıkları, hüzünleri, özlemleri biriktirerek büyütmek yerine, iyilikleri çoğaltmak gerekir.