Kavafis konularının çok büyük bir bölümünü tarihten almıştır. Onun asıl ilgi alanı olan Helenistik dönem ve Bizans bir kahramanlar çağı değil, karmakarışık olaylar, nedensiz gibi görünen savaşlar, uydu krallıklar ve kimi sürgün edilmiş kukla krallar, politik dalgalar, kıskanç, tutkulu sanatçılar çağıdır. Doludizgin bir cinsellik bu örgünün dokusuna işlemiş gibidir. Ne ki Kavafis bu kargaşayı şiirlerine hiçbir zaman boca etmez. Neredeyse durgun bir hava yaratır bu karmaşanın içinde. Neye tanıklık edeceğini çok iyi seçmiştir. Şu ya da bu olayın nedenlerini araştırmaya girişmez (bunu şiir yazmadan önce uzun uzun düşündüğü ve tarih görüşüne sahip olduğu, yalnızca ses tonundan anlaşılır). Kişinin bir anını yakalar. Bu an'ı bir şiirde bir imge halinde dondurur. Böylece de insan davranışlarının püf noktalarını çarpıcı biçimde sergileyiverir. Kavafis, hoşgörünün, insanlara, olaylara esnek ve anlayışla yaklaşmanın ustasıdır. Bu özellikler onu milliyetçiliğin aşırılıklarından korur. Üstün bir kültürün kişisi olduğu gururunu gizlemeye gerek görmez. Onun dünyasında takvim yapraklarındaki rakam ne olursa olsun, şiirlerinde yaşattığı, çağdaş dünyanın insanları, onların davranışları, çözümsüzlükleri, çelişkileridir.