O göçebe kuşları da merak edersin sen,
yılın hangi ayında geldiklerini,
gelirken hangi enlemlerden geçtiklerini,
yuvalarını nerelerde yaptıklarını...
...
Dönüşlerini anlamatmamı istemezdin hiç.
Hep kalsınlar, derdin, o gölün kıyısında
ya da yuvalarını yaptıkları saçak altlarında.
Kışa doğru, geceler uzar, koyulaşırdı karanlık.
Sen büyürdün, büyürdü göçebe kuşların
giderken aramıza bıraktıkları sessizlik.
Kökleri Türk hayatı ve edebiyatında olmasına karşın, aynı zamanda Avrupalıdır da. Hemn kişiseldir hem de eski öykü ve masallara özgü kişisellikten-arınmışlık niteliğini taşır diyor
A. S. Byatt, Cevat Çapan'ın şiiri için.
Acıları, sıkıntıları karamsar bir sahiplenmeyle büyütmek yerine, yüzünü iyiye, sevince ve umuda dönen, hayatın olumsuzluklarını görmezden gelmeden haz ve çoşkularını bilen ve yücelten bir şiiri vardır Cevat Çapan'ın. Dostluğu, insanı, yaşantının belleğiyle kucaklayan, güleryüzlü, tenhadan seslenen, tenhayı sesleyen bir rüzgâr eser şiirlerinde. Cevat Çapan dünya şiirini Çin'den Peru'ya katetmiş, kendi sesi ve soluğuyla canlı bir şiir denizi yaratmıştır.
(Arka Kapak)
Dünya şiirini Çinden Peruya katetmiş, kendi sesi ve soluğuyla canlı bir şiir denizi yaratmış olan Cevat Çapanın 1985den beri yazdığı şiirleri biraraya geldi. Çapanın şiirlerinde; dostluğu, insanı, yaşantının belleğiyle kucaklayan, güleryüzlü tenhadan seslenen, tenhayı sesleyen bir rüzgar eser.
Tadımlık
III Sislerin ötesinde olmalısın, sisli gecelerin ötesinde. Bilmediğin bir İstanbul düşünde, bir türkü anlamadan dinlediğin, sonra bir yaz gecesi mavisini yitirmeyen. Uykun gelmiş olmalı sevmekten, yavaşça yağmura dokunmalısın: bir şehir ki şimdi uzakta bizden, bir nehir, bir dost, aynı gün sevip vedalaştığımız. Unutma, bir Eylül günüdür beklediğimiz meyve meyve dökülen. Ben gecelerce özleyen, sen, bekleyen sevgiyle hep. Bir Eylül günüyle bitmeyen.