İnsanlığın bilim ve felsefe tarihinde teoloji-felsefe ilişkisi çok önemli bir yer tutmaktadır. Öyle ki, tanrısal bir otoriteyi ve bilgiyi esas alan teolojinin insani bir bilgi ve tecrübeyi ölçü alan felsefeyle nasıl bir ilişki içerisinde olduğu teolojinin bilimselliği ve felsefenin bir bilim olup olmadığı tartışmaları, dün olduğu gibi, bugün de zihinleri meşgul etmektedir.
Orta Çağ skolastik düşünüşünün son kesitinde karşımıza çıkan ve batının felsefi düşünüşünde kalıcı izler bırakan Aziz Thomas (1225-1274), pek çok diğer konu yanında, teoloji-felsefe ilişkisi üzerine de yoğun bir şekilde düşünen ve bu hususta kendine has fikirler üreterek yeni açılımlar ortaya koyan hıristiyan bir teologdur. Onun teolojiyi felsefenin yardımı ile bilimsel ve teorik bir temellendirmeye tabii tutmak istemesi, bilgi ve inanç arasındaki gerilimi iyice belirginleştirmiş ve teolojinin felsefede ayrı bir bilim olarak yapılmasına zemin hazırlanmıştır.
Aziz Thomas'ta teoloji-felsefe ilişkisini bilim, ilgi ve inanç kavramları bağlamında akıcı bir dille gün ışığına çıkaran bu eser, Orta Çağ felsefesi alanında oldukça dikkat çekecek gibi görünmektedir.