1950'lerde kurumsal temelleri atılan, 1960'ların sonunda gümrük birliğini, 1980'lerde ortak pazarı tamamlayan Avrupa Birliği, 1990'larda, siyasal bütünleşme öncesindeki son aşama olan ekonomik ve parasal birliğe ulaşmıştır. Avrupa ekonomik ve parasal birliği, Roma Anlaşması ile başlayan bir bütünleşme isteğinin, Tek Avrupa Senedi ile Roma Anlaşması'nda yapılan bazı değişikliklerin ve nihayet Maastricht Anlaşması (AB Anlaşması) ile yapılan kapsamlı düzenlemelerin sonucunda oluşmuştur. 2002 ortası itibariyle Maastricht Anlaşması'nın öngördüğü üç aşama tamamlanmış ve Avrupa Birliği'nin ortak parası olan Euro, ulusal paraların yerini almış; yeni üyeler, aday ülkeler ve Türkiye'nin duyarsız kalmaması gereken bir oluşum şekillenmiştir.
Avrupa Birliği'ne üye olma yolunda kararlı adımlar atan Türkiye'nin, ekonomik yakınlaşma kriterleri açısından konumunu yeni üyeler ve diğer aday ülkelerle karşılaştıran ve çifte standart tartışmaları bağlamında özünden sapan konyua ekonomik göstergeler açısından bakan bu çalışma, siyasi, hukuki, kültürel vb. boyutlar bir yana bırakıldığında, parasal birlik için yakınlaşma kriterleri ile somutlaşmış teknik/yapısal unsurlar açısından Türkiye'nin, AB hedefine uzak olduğunu ortaya koymaktadır.