Kurumsal Devleti, kendi yetki alanı içindeki yapılarda temsil eden temel unsur, para değil, vergidir. Vergi olmaksızın feodal rejimden çıkmak mümkün olmamıştır...
Vergilemenin para üzerinde tarihsel bir önceliği vardır ve siyasal egemenliği onaylayan yegane unsur da yalnızca vergilemedir. Vergi bir anlamda siyasal vatandaşlığı ifade eder ve onu besler. Maliye literatüründe temsilsiz vergi olmaz ilkesiyle söze dökülen bu olgu, dolayısıyla devlet bütçesinin kararlaştırıldığı ve vergi yetkisinin alındığı yer olan parlamentodaki temsilciliği gittikçe zorunlu hale getirir. Oysa Avrupa Birliği´nin ulusal devletlerde olduğu gibi bir vergileme yetkisi yoktur. Sadece, işlevi Avrupa Birliği´ni finanse etmekten çok uluslar arası ticareti düzenlemek olan gümrük vergileri ile Birlik içindeki tarımsal faaliyetleri düzenlemek olan tarımsal vergiler üzerinde tam bir kontrole sahiptir...
Türkiye´nin Avrupa Birliği´ne mali uyumu açısından bakıldığında, gümrük birliğinin gerektirdiği vergi düzenlemeleri büyük ölçüde gerçekleştirilmiş, tam üyeliğin gerektirdiği vergi düzenlemelerinin yükümlülüğü taşınmadığı halde KDV alanında belli bir uyumlaştırma sağlanmıştır. Bütçe kriterleri itibariyle ele alındığında kamu borçlarındaki artış eğiliminin dikkat çekici olduğunu, bütçe açıklarının ise Topluluk kriterini sağlamaktan oldukça uzak olduğunu önemle vurgulamak gerekir.