Arjantinden Avrupaya bir yolculuk... 25 yaşında bir gencin var olma mücadelesi... Avrupada onu bekleyen şiddetli yoksulluk, yalnızlık ve başıboşluk... Hector Bianciottinin hayat hikâyesini anlattığı romandan, Aşkın O Çok Yavaş Adımından söz ediyoruz. Daha önce Gecenin Güne Anlattığı isimli romanında Arjantindeki günlerini yazmıştı Bianciotti, şimdi de hayatının başka bir dönemini paylaşıyor okuyucularıyla. Bu yaşlı kıtada geçirdiği ilk günleri, Fransızca tarafından evlat edinilme öyküsünü... Ana kucağından, anadilinden uzak, yardım arayarak ayakta ve dimdik durmaya çalışan bir gencin hikâyesini... Bir özgürlük hikâyesi bu. Üstünden yıldızlar, ünlü kişilikler geçen güçlü bir hikâye.
Hector Bianciotti, geride kalmış açlık ve gençlik günlerini okuyucusuyla paylaşırken, ince, derin ve edebî bir dil kullanıyor elbette. Yazarak, kendi hayatını temize çekiyor bir anlamda. Fransanın, Fransızcayla sonradan akraba olan, bu dil ustası hayata dair önemli şeyler söylüyor romanında. Hepsinden önemlisi de şu galiba: gitgide gürültülü bir hal alan hayatın içinde aşkın o çok yavaş adımını hâlâ duyabilenler yeni bir başlangıca selam verebileceklerdir. O zaman selam olsun sana, Hector Bianciotti!