Hata kabul etmeyen önemli bir gündü.
Güneş amansız, Tanyıldızı Tepe amansızdı. Zaman roket hızıyla ilerliyordu.
Öğleye doğru bazı aksamalar başladı. Hesapta olmayan gelişmeler yaşanıyordu.
Sıcağın bir tepede böylesine dayanılmaz olabileceği düşünülmemişti. Fakat yapılabilecek bir şey yoktu; görev tamamlanmalıydı.
Onbaşı biraz bekledi. Telsizi tekrar denedi; çalışmıyordu. Korktuğu başına gelmişti.
Bundan sonra olacakları düşünmek bile istemiyordu.
Karargâhın vereceği emirleri nasıl duyacaklardı? Toplanma bölgesine kaçta hareket edeceklerdi? Ya da daha önemli bir emir verildiğini kimden öğreneceklerdi.