Arapgirli´nin en belirgin vasfı, doğduğu büyüdüğü yere olan sevgi ve bağlılığını, hemşerilik duygusunu yitirmemesidir. Karakterimizi yoğuran coğrafya, yaşam serüvenimiz, eğilimlerimizi besleyen sevgiler, acılar, çileli mazi bizim buraya bağlılığımızın ´örgüleri´dir. İçimde öteden beri Arapgir´i yazmak tutkusu birikmiş duruyordu. Bu birikimin yazıya dökülme macerasını ´Önsöz´de dile getirdim. ´Eksik bıraktığım şeyler olduğunun´ farkındayım. Arapgir´de benden çok kalan, Arapgir´i iyi bilenlerin ´şunu yazmamış, bunu yanlış hatırlıyor´ gibi ´samimi hayıflanmalarına´ haklı itirazına peşinen saygı duyuyorum. Muhakkak onların dedesi babası da benim hikâyesini yazdığım kimseler kadar önemli insanlardı. Ben de ´ancak yazayabildiklerimi, duyduklarımı ve hissettiklerimi yazabildim.´ Kendilerine sorma imkanı bulamadan, Arapgir´e mal olmuş lakap, şöhret ve hayat öykülerini kitabıma yazdığım saygıdeğer hemşerilerimin beni bağışlayacağını umarım. ´Arapgir Uşahları´na yol gösterebilmiş olmak beni ziyadesiyle mutlu edecektir. Dilerim onlar geç kalmasın, yazılmadık çok şey var.