İnsanlardaki kederin dem vaktini şehirlerekim söyler? Elbette ki uyumsuz bir keder içindeki şairler.
O, alacakaranlık bir ülkede doğduğunun bilincindeydi, Alacakaranlıktaki Ülke`yi yazdı. Uyumsuz benliğini ve insanın kalbine kalbine işleyen yağmurlarla ıslandığı şehrini şiirle güzelleştirdi.
Karamsarlığı yüzünden umutsuzlukla itham edildi. Oysa onun kusuru, sadece iyimser olmamasıydı. Umutluydu, ama kendine ve etrafına kahredecek, bununla yetinmeyip bir de kastedecek kadar sorgulayıcıydı. Bir ilkyaz günü şehrini terk edip Bostancı istasyonunda trenden indi. Hava soğuktu. Ankara`dan trene binerken küçük bir su şişesine hazırladığı arkadaşını sımsıkı kucaklamıştı ve bir yerlere yağmur yağıyordu. Artık ne sılası vardı, ne de gurbeti.