Otuzlu ve ellili yılların arasındaki on sekiz yılını, Eugenia Ginzburg, bu buzul çağı takımadalarında geçirir. Bu yıllarda, büyük oğlu Alyosha, Leningrad´daki kıtlıkta ölür, kendisine öldüğü bildirilen kocasının izini kaybeder, dört yaşındaki oğlu Vasya´dan ayrılmak zorunda bırakılır ve oğlunu onaltı yaşına gelene kadar göremez. Oğlunun giriş vizesi için inatçı bir mücadele verdikten sonra, onu serbest vatandaşların refakatinde Magadan´a getirtir; bilerek ya da bilmeyerek bu işe karışan aynı serbest vatandaşların evinde onunla yeniden buluşur ve genç Aksyonov, şöyle fısıldayarak onu derinden etkiler: Onların önünde ağlama. On iki yıl önce annesinden koparılan onaltı yaşındaki bir gencin bu sözleri, bütün romanın ifade ettiğinden daha büyük bir anlam taşır onun bağlılığı. Onların önünde ağlama - o, daha sonra annesine ifade ettiği gibi bizim insanlarımıza, yeraltı ülkesine aittir.
-Heinrich Böll-
(Arka Kapak)