Yorgununu ver, yoksulunu ver bana,
Özgürlüğü solumak isteyen boynu bükük kitlelerini ver.
Emma Lazarusun, New York Hürriyet Abidesi kitabesinde yer alan mısraları bunlar. ABD, dünyanın her köşesinden göç eden insanlarca kurulmuş bir ülke. Pek bilinmez ama yıkılmakta olan Osmanlı İmparatorluğundan da göç almış. 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başında hem Müslüman hem de gayri Müslim Türkler, Yeni Dünyaya şanslarını denemeye gitmişler. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşının imparatorlukta yarattığı siyasi, ekonomik ve toplumsal yıkım; askere alınma korkusu; Amerikayı sokakları altınla döşenmiş bir fırsatlar ülkesi olarak gösteren mektuplar; buharlı gemilerin ve telgrafın yaygınlaşması Tüm bunlar ABDye göçü teşvik eden unsurlar. Gayri Müslimler, özellikle de Ermeniler, geri dönmemek üzere gidip oradaki cemaatlere eklemlenmişler. Müslümanlar ise, para kazanıp geri dönmenin hayalini kurmuş ve en çok geri dönen de, onlardan çıkmış. Rıfat N. Bali, birinci el tanıklıklara başvurarak, yüzyıl dönümünde ABDye göç eden Türklerin hikâyesini anlatıyor. Kimler yok ki bu hikâyede: 1915 tehcirinden sağ kurtulan Kilikyalı İda Muradyan, St. Louis Dünya Sergisine katılan İzmirli Lahana Bey, Holywood filmlerinin karakter oyuncusu İstanbullu Albert Morin, Yozgatlı Pırlanta Hanım, İstanbula nişanlı ısmarlayan Civan, sahte güreşçi Parmaksızoğlu Agop, Hanende Amelya Hanım ve kızı Elmas, Bozcaadalı Hacı Harry, Detroitli Nuri Ahmet, Jack Mehmet ve daha kimler. İnsanların seslerini duyabileceğiniz kadar canlı tanıklıklar; titiz bir tarih araştırması