Tüm 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk çeyreği misyonerliğin altın çağıdır. Zira bu çağ aynı zamanda kapitalizmin emperyalizme dönüştüğü çağdır. Bu dönüşümde araçsal görev üstlenen kurumlardan birisi de misyoner dizgesidir.
Görünürdeki ereği dinsel, gözlenen saklanan ereğiyse ekonomik, siyasal, kültürel özellikler ortaya koyan misyoner faaliyet, matbaa, hastane, okul gibi modern kurumlar ekseninde yürütülmüştür. Okul, Amerikan misyoner faaliyetinin bir tür vitrini olmuştur.Bu vitrine konan mostralık ürünlerse yüksek okullar ya da College´lerdi. Kolejler bir yandan Osmanlı İmparatorluğu´ndaki Amerikan çıkarlarının bel kemiğini oluşturuyor, bir yandan da Yeni Dünyanın eğitim alanındaki prestijini simgeliyordu. Misyoner dizgesinin, ABD´nin emperyalist yayılmasına en büyük katkısı tanıma ve tanıtma konusundadır. Tanımak, nüfuz edebilmek için, tanıtmaksa öncelikle bu nüfuz edişi haklılaştırmak için zorunluydu. Dolayısıyla misyonerlerin en kalıcı etkileri, ülkelerinin insanlarının kafasında, bulundukları ülkelere ve halklara ilişkin iyi ya da kötü bir imaj yaratmak konusunda ortaya çıkmıştır.
Bu kitapta Amerikan misyonerlerinin 19. yüzyıl Anadolu´sundaki serüvenlerini bulacaksınız.