Belki de soruyu tersinden sormak daha aydınlatıcı olabilir: ABD`yi sevmek mümkün mü? `Hangi ABD` demeye gerek yok herhalde, elbette her ülkede olduğu gibi, ABD`de de birden fazla `ABD` var ve burada sözü edilen insanlığın geldiği en yüksek aşamının ifadesi büyük sanatçıların, düşünürlerin, bilim insanlarının ABD`si ya da dürüst emekçilerin, onurlu siyahların, mücadeleci kadınların ABD`si değil, büyük şirketlerin, Pentagon`un, CIA`nın, Beyaz Saray`ın ya da WASP`ın (Beyaz-Anglo-Sakson-Erkek) ABD`si...
Geçen yüyzılda dünyanın patronluğunu İngiltere`den devraldıktan sonra bugüne kadar sayısız ülkeye müdahale eden, dünyaya kendi çıkarlarına göre bir düzen vermekte hiçbir sınır tanımayan ABD...
Artık uzayı silahlandırmaya hazırlanan, dünyanın ilk ve tek nükleer silah kullanan ülkesi ABD...
Dünyanın polisi, işkencesi, savcısı, yargıcı gibi davranan, en iyi konuştuğu dil şiddet olan ABD...
Demokratik bir şekilde seçilen Şili Cumhurbaşkanı Allende`yi katlettiği sanki unutulmuş gibi, `Büyük Ortadoğu`ya demokrasi getireceğini iddia ederek ikiyüzlülüğünün yanına küstahlığı ekleyen, üstelik bütün bunları da `Bush oğlu Bush`la yapacağını söyleyerek trajikomik duruma düşen ABD...
Dünya tarihini kendiyle başlatıp yine kendi sistemiyle tarihinin sonunun geldiğini ilan edecek kadar cahil bir politik varlık olan ABD...
Nazi Almanyası`ndan kaçan Einstein`a Geldiğime pişman oldum dedirten ABD`nin şimdiye kadar protesto gösterilerinde bayrağı en fazla yakılan ülke olmasına şaşılabilir mi?